20 Şubat 2013 Çarşamba

In Hell

yakın zaman

Cehennemde; adı duymak bile filmin ne denli zorlu olduğunu anlatmaya yetiyor. Ama Jean-Claude Van Damme’ın varlığı cehennemin en derin yerinde bile bir çıkış yolu olabileceğini gösteriyor. 2003 yapımı filmin yönetmeni Ringo Lam. Filmde Van Damme, Kyle Lord isimli Rusya’da çalışan bir mühendisi canlandırmaktadır. Karısıyla beraber mutlu bir hayat yaşarken, bir gün işten evine döndüğünde karısını tecavüz edilmiş halde ölü olarak bulur. O anda katili hala evdedir. Kavga ederler,katil elinden kaçar. Polisin ihmali, delil yetersizliği gibi sebeplerden ötürü dava düşer. Ama Kyle, duruşma bittikten sonra güvenlik görevlisinin silahını kaptığı gibi bütün şarjörü katilin üstüne boşaltır. Kyle için cehennemin kapıları Rusya'nın en pis, en kötü hapishanesine doğru ömür boyu hapisle açılır.

Rusya’nın en azılı suçlularının gönderildiği bir ölüm çukurudur, O hapishane. Hapishane müdürü, mahkumları Sparka denilen bahis oynattırdığı bir dövüşe zorlamaktadır. Ve Kyle’ın hayatta kalma mücadelesi başlar. Ne kadar uzak durmaya çalışsa da kendini bu ölüm dövüşlerinin kıskacından kurtaramayacak ve bir şampiyona dönüşecektir. O artık bir kazanan, saygı duyulan ve gücü olan bir mahkumdur. Ancak her kazandığı dövüş, onun içindeki insanı eksilten ve sonrasında acı çekmesine sebep olacak bir yok oluşa bedenen ve beynen mahkum olmasına sebep olmaktadır. Bu esnada Lawrance Taylor’ın oynadığı 451 isimli başka bir mahkum, Kyle'ın içine düştüğü bu buhrandan kurtulmasını sağlayacaktır. Kyle artık dövüşmeyeceğini söyler. Sisteme yaptığı bu başkaldırı hapishane müdürü tarafından en ağır şekilde cezalandırılmasına sebep olur. Bu çile ve ceza onun savaşma azmini kıracağına onda fazla var olma isteğini uyandıracak ve kötülüğe ve sisteme karşı bir başkaldırının simgesi haline dönüşecektir. Sonrasında hapishanede isyan çıkar. Bir çok mahkum ölür.Bu başkaldırış en kötü şekilde cezalandırılır. Ama hapishane müdürü asıl Van Damme’ın direncinin kırılması gerektiğini anlamıştır ve onu türlü işkencelerle tekrar dövüştürmeye zorlamaktadır. Van Damme bu cehennem çukurunda kendisini ve yaşama amacını tekrar bulup, arkadaşı 451’in yardımıyla tekrar özgürlüğü kavuşur.

Konu olarak The Shawshank Redemption ile epey benzer noktaları var. Van Damme'ın sinemasal kariyerinin düşüşte olduğu bir dönemde çekildiğinden biraz göz ardı edilmiş filmlerden birisi ancak kendisi bu filmde azmin bir simgesi olarak gösterdiği performansla bir kez daha gönüllerimizin şampiyonu olmayı başarıyor. 


Yazan: Reyhan Erol

1 yorum: