Not: Film yaygın olarak Day of the Woman adıyla da biliniyor. Ben daha manidar bulduğumdan I Spit On Your Grave’i başlık olarak tercih ettim. Filmi her iki isimle internetten araştırabilrsiniz.
Yine bir intikam filmi ile karşı karşıyayız. Burada daha önce Foxy Brown’ın intikam sürecini anlatmıştım. I Spit On Your Grave de tıpkı Foxy Brown gibi, ruhen ve bedenen yara almış bir kadının intikam ateşini anlatıyor. Fakat bu filmi Foxy Brown’dan ayıran önemli özelliklerden biri, iyi ve kötü tarafların karşılıklı gerizekalı oluşları. Foxy Brown’da, kötü karakterlerin aptallığından dem vurmuştum hatırlanacağı üzere. Foxy, keskin zekâsı ile durumdan kurtuluyordu; ancak Jennifer için aynı şeyleri söylemem mümkün değil. Çok kötü bir şekilde tecavüze uğrayıp şiddete maruz kaldıktan sonra, çabucak toparlanıp intikamını da oldukça kanlı bir şekilde alması elbette takdir edilesi bir durum. Ama gerek izlediği yöntem, gerekse de yaptığı hamleler ne yazık ki gözümde bu intikamın değerini biraz düşürdü.
Filme dönecek olursak, karakterlerden de bahsetmemiz gerek biraz. Tecavüzcü grubun aşırı salak olduğunu söylemiştim. Hem bu kadar psikopat olup onca şiddet uygulayacaksın, hem de iş öldürmeye gelince bu kadar acemice davranacaksın. Filmin en büyük çelişkisi bu aslında. Jennifer, diğer karakterlerin korkaklığı sayesinde, şans eseri hayatta kalıyor. Korkak diyorum, çünkü bu karakterler her türlü iğrençliği yapabiliyorken nedense öldürme içgüdüsünden yoksunlar. Bir de içlerinden en pasif ve salak olanına veriyorlar öldürme görevini. O da yerine getiremiyor tabii ki. Diğer adamların, bu aptala nasıl güvenip de öldürme işini teslim edebildiği ayrı konu; ama bari işi veriyorsunuz, daha sonra gidip bir kontrol edin en azından öldürüp öldürmediğini. Hal böyle olunca, Jennifer kılıçları kuşanıyor tabii ki. İntikamın şekline gelince; Jennifer’ın intikamı, bir nevi cinselliği ile oluyor. Cinselliğini bir silah gibi kullanıp adamların hepsini tek tek ağına düşürüyor. Fakat özellikle ikinci kurbanını öldürürken resmen Rus ruleti oynadığını söylemeliyim. Banyoda gerçekleşen bu intikam sahnesinde, adamın kafası biraz çalışsa işi bitirecek. İntikam şekli süper, ama oldukça riskli.
Son sözlere gelecek
olursak; Jennifer’ı oynayan Camille Keaton’ın çok çekici olduğunu ve en azından
kırk dakika süren tecavüz sahnesi için de yerinde bir seçim olduğunu belirtmek
istiyorum. Kötülerin ise hepsini ismen anmaya gerek görmüyorum; her biri birbirinden
psikopat performanslar sergilemiş, üstlerine düşeni yapmışlar. İçlerinden pasif
ve daha aptal olan Matthew, yani tecavüz sonrası öldürme görevini üstlenen
Richard Pace biraz daha dikkat çekiyor. Yönetmeni de, bu kadar sinirlerle
oynayan, iyi bir gerilim yarattığı için tebrik etmek gerek. Her bünyeye hitap
eden bir film değil; o nedenle, bu filmi seyredeceklere, Michael Haneke’nin
deyimiyle, huzursuz seyirler dilerim.
yazan:faust116
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder