24 Aralık 2010 Cuma

Kötü Tohum


Kötü Tohum, 1956 yapımı Mervyn LeRoy’in yönettiği The Bad Seed isimli filmin Nevzat Pesen tarafından yazılmış ve yönetilmiş 1963 yapımı yerli uyarlaması. Filmde Alev Oraloğlu ve Leyla Oraloğlu başrolde. Ayrıca Suna Pekuysal, Öztürk Serengil ve Bediva Muvahhit gibi oyuncularda yan rollerde teşrif ediyorlar.

Film, günümüz Türk sineması için bile eşine az rastlanır türde sert bir gerilim filmi. Sinemamızın özellikle o yıllarda sadece komedi ve dram türüne ağırlık verdiğini hesaba katarsak bugün bile çekilse çok büyük yankı uyandıracak bu filmin o dönemde yarattığı etkiyi hayal etmek zor olmasa gerek.


Masum ve sevimli görünüşleri ile bize hayat sevinci aşılayan çocuklar sinemada birçok kez kötü ve katil olarak çizilmiştir. Çocukların uyguladığı şiddet (yabancı tabirle ‘Evil Child’) teması sinemada aslında çokça ele alınan bir konu. Her ne kadar bu türün atası olarak bu filmin de esin kaynagi olan The Bad Seed gösterilse de, popüler bir tür olmasında 1976 yapımı The Omen’in büyük etkisi var. Children of the Corn ve Lord of the Flies’da bu türün diğer bilinen önemli filmleri.


Filmin konusuna gelicek olursak; Sekiz yaşındaki Alev sınıfının en titiz ve çalışkan öğrencisidir. Babası sık sık iş seyahatlerine giden Alev, annesi ve üst katta kendilerini çok seven iki kadınla (Suna Pekuysal- Bediva Muvahhit) yaşamaktadır. Bir de evin hizmetçisi esrarengiz bir hali olan Memo vardır. Alev her ne kadar oldukça zeki bir ögrenci olsa da, ögretmenin de tabiriyle doğru ve yanlışı ayırt edemeyen, kıskanç bir karakteri vardır. Bu nedenle sınıftaki diğer çocuklarla oynamayı istemeyen Alev’in tek arkadasi Cemal isimli bir çocuktur. Cemal bir gün sınıfta en güzel yazı yarışmasını kazanarak öğretmeninden bir madalyon kazanır. Sınıftaki herkes Cemal’i tebrik ederken Alev ise kendi bu ödülü kazanamadığı için epey sinirlenmiştir. Alev kendi içinde taşıdığı bu şeytani ve kıskanç karakterine karşın, dışarıya karşı sevimli ve neşeli çocuk imajını başarıyla sürdürür. Komşuları tarafından devamlı hediyeler alınarak şımartılır. Bütün okulun göl kenarına piknik gezisine gittiği bir gün radyodan bir çocuğun göle düşerek boğulduğu haberi gelir. Bir kaç dakika sonra bu çocuğun Cemal olduğu anons edilir. Alev en yakın arkadaşının bu ölümüne karşın neşesinden hiç bir şey kaybetmez. Annesi Lale ise tüm şüphelerine karşın Alev’in katil bir çocuk olduğunu kabul etmek istemez. Ancak Lale annesinin ünlü bir katil olduğunu öğrendiğinde, kızının da doğuştan onun kanı ile doğan bir kötü tohum olduğunun farkına varır.


Filmin Türk sineması açısından zamanının ötesinde diyebileceğimiz bir gerilim ve görsellige sahip olduğunu söyleyebiliriz. Nevzat Pesen’in yönetmenliği cok iyi. Gerçek hayatta da anne-kız olan Alev ve Lale Oraloğlu da çok iyi bir oyunculuk sergiliyorlar. Filmde özellikle sonlara doğru Hitchcock filmlerine taş çıkartan müthiş bir gerilim var. Filmdeki bu gerilim duygusu sizi bir an bile bırakmıyor. Ufacık bir çocuğun yaptığı şeytanlıklara insanın inanası gelmiyor.


Zamanında yine Lale ve Alev Oraloğlu’nun oynadığı bir tiyatro uyarlaması da bulunan Kötü Tohum, bugün bile büyük bir heyecanla izlenebilecek, Türk sineması için çok özel bir film. Kimi diyaloglar dışında demode diyebileceğimiz hiç bir yönü de yok. Mutlaka keşfedilmesi gereken bir klasik.

yazan:faust116

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder