19 Kasım 2010 Cuma

Obsession


Obsession usta yönetmen Brian De Palma’nın 1976 tarihli bir filmi. Başlıca oyuncular Cliff Robertson, Geneviève Bujold ve John Lithgow.

Obsession, De Palma’nın göz ardı edilmiş filmlerinden birisi. Yönetmenin özellikle stil olarak Hitchcock’dan esinlemeler taşıdığı bir film. İzlerken özellikle Rebecca ve Vertigo’yu anmadan geçemiyorsunuz. Hatta eski Yeşilçam filmlerini anımsatan bir konuya sahip olduğunu da söyleyebiliriz. Filmin senaryosunda ise De Palma ile birlikte Paul Schrader ’in imzası bulunuyor. Bir çok filmin yönetmenliğini ve senaristliğini yapan Schrader ’ı daha çok Taxi Driver’ın senaryosundan hatırlıyoruz. De Palma sineması değerlendirildiği zaman, genel olarak özellikle yönetmenliğine vurgu yapılır. Gerçekten de De Palma’nın Amerikan sineması içinde bu açıdan özel bir yeri vardır. Şahsi fikrimce bu anlamda Martin Scorsese ve Steven Spielberg gibi türdaşlarından yönetmenlik açısından çok daha yeteneklidir benim gözümde. Ancak bu isimler kadar ses getiren filmler yapamamasının sebebi de, yönetmenlikte gösterdiği beceriyi, senaryoda gösterememesidir.


Obsession’da yine De Palma’nın estetiği iyi ama senaryosu zayıf filmlerinden biri. Filmde kimi kırılma anlarında gözle görülür senaryo boşlukları var. Ancak genel anlamda Obsession'ın yönetmenin en ilginç ve dikkat çekici filmlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. Konudan kısaca bahsetmek gerekirse; Kardeşi Robert (John Lithgow) ile arazi işletmeciliği yapan Michael (Cliff Robertson) evliliğinin 10.yıl dönümü için güzel bir parti vermektedir. O gece fidyeciler tarafından karısı ve kızı 500.000 dolar karşılığında kaçırılır. İlk başlarda parayı vermeye niyetli olan Michael daha sonra olayı soruşturan polisin ısrarı ile içi kâğıt dolu, verici yüklü bir çantayı fidyecilere vermeye karar verir. Polisler çantadaki verici sayesinde fidyecilerin yerini tespit eder. Fidyeciler polis kuşatmasına karşın bulundukları yerden kadın ve çocukla kaçmayı başarırlar. Polisle sıkı bir kovalamacanın içine girmişlerdir. Ancak yolu kapatan polis kordonu içerisinde yer alan yağ tankına çarparak feci bir şekilde yanarlar.


Michael için bu yıkım olur. Karısının ve kızının ölümünden kendisini sorumlu tutar. Onlar için bir anıt yaptırır. Aradan 15 sene geçmiştir. Michael ve Robert bir iş görüşmesi için Floransa’ya gitmişlerdir. Michael için burası ayrı bir anlam ifade etmektedir. Karısı Elizabeth ile tanıştığı şehirdir Floransa. Michelangelo tepesi üzerinde yer alan kilisede tanışmışlardır. Micheal yıllar sonra tekrar bu kiliseye girdiğinde gözlerine inanamaz. Tam karısı ile tanıştığı noktada tıpkı ona benzeyen Sandra (Geneviève Bujold) ile karşılaşır bu sefer. Sandra ve Michael arasında kısa sürede büyük bir çekim oluşur. Sandra ayrıca Michael’a eski karısına karşı duyduğu sevgiden dolayı büyük merhamet göstermektedir. Michael ise yıllar önce yaptığı hatayı tekrar yapmamak için bu sefer aşkına dört elle sarılmaktadır. Ancak bunu kanıtlaması için çok acı bir oyunun içine girecektir.


Obsession sonlara doğru senaryosundaki sürpriz manevralar ile seyirciyi oldukça şaşırtan bir film. Ancak yine de De Palma öyküyü çok sağlam temellere oturtmadığından kimi mantık hataları göze çarpmıyor değil. Örneğin fidye için çantayı teslim almaya gelen kişi neden çantayı açıp da içini kontrol etmiyor. Hâlbuki hemen açsa içindeki boş kâğıtları ve vericiyi görecek. Ama çantayı fidye ekibinin toplandığı eve götürüyor. Polis de böylece yerlerini hemen tespit ediyor. Bu tür mantıksızlıklara karşın film De Palma sayesinde akıcı bir tempoyla ilerliyor ve seyirciyi de yakalıyor.


De Palma, yazının başlarında da belirttiğim üzere senaryolarına filmlerinin stili kadar özen göstermeyen bir isim. En iyi filmleri olarak gösterilen Carlitos’s Way ve The Untouchables’ın bile senaryoları mükemmele yakın sayılmaz. Ancak kamerayı kullanmadaki üstün becerisi onu Amerikan sinemasında saygın bir yönetmen yapmaya yetmiştir. Filmin oyuncularına da kısaca değinirsek; Michael rolünde gördüğümüz Cliff Robertson biraz da canlandırdığı karakterin etkisiyle donuk bir oyunculuk sergiliyor. Sandra rolünde Geneviève Bujold bana çok daha başarılı geldi. Özellikle final sahnesindeki yüz ifadeleri, rolü hissederek oynadığının bir kanıtı. 

Sonuç olarak Obsession, De Palma sinemasının kıyıda kalmış cevherlerinden birisi. Kimi zaman melodramatik, kimi zaman duygusal, kimi zaman da sıkı bir gerilime dönüşen bu film, her telden seyirciyi yakalayacak türden.



yazan:faust116

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder