27 Mayıs 2012 Pazar

Kiss Me Deadly



Efsane Mike Hammer karakterinin yaratıcısı Mickey Spillane neredeyse ölene kadar (2006) Hammer romanları yazdı. Hatta öldükten sonra bile yarım kalan kimi Hammer hikayelerini Max Allan Collins tamamladı ve ölümünden sonra yeni kitabı basılan ender edebiyatçılardan biri oldu. Bir nevi kendi yarattığı karaktere de herkes gibi hayran olmuştu. Mike Hammer'ın ilk ciddi sinema uyarlamasını 1955 yılında Robert Aldrich Kiss Me Deadly ile yaptı.  Mickey Spillane'in aynı isimli altıncı Hammer romanından uyarlanan bu film, bugün için gerçek bir kara film klasiği olarak anılıyor.

Filmin konusundan kısaca bahsedersek, akıl hastanesinden kaçmış olan Christina (Cloris Leachman) peşine düşen kötü adamlardan kaçarken yolda Mike Hammer'a otostop çeker. Daha doğrusu resmen arabanın önüne kendini atar. Hammer (Ralph Meeker) başına geleceklerden habersiz Christina'yı arabasına alır ve Los Angeles'a gitmeye başlar. Kadının büyük bir sır sakladığı her halinden bellidir. Hammer her şeye karşın gideceği yere kadar kadını bırakıp, olası bir belanın içine girmek istememektedir. Ancak kötü adamlar hem Hammer'ı hem de kadını yolun ortasında yakalar ve kadını öldürürler. Aslında Hammer'ı da arabasıyla uçuruma iterler ama Hammer mucizevi şekilde kurtulur ve olayların içine girer. Aslında her şey gizemli, kapalı bir kutunun etrafında dönmektedir.


Kiss Me Deadly öncelikle noir tanımına birebir uyan çok sağlam bir film. Özellikle açılış sahnesi mükemmel. Jeneriklerin ters bir şekilde akışı ve arka planda kadının nefesleri daha en baştan izleyiciyi huzursuz ediyor. Oldukça hızlı bir ilk 15 dakikadan sonra filmin temposu düşerek sabit bir hızla ilerliyor. Film son 20 dakikasında ise tekrardan ilk 15 dakikadaki temposuna yükseliyor. Açıkçası filmin giriş-sonuç kısmı ile orta kısmı arasındaki bu tempo farklılığı filmden kimi zaman uzaklaşmanızı sağlıyor ama bütün olarak bakıldığında gerçekten çok iyi bir film. 


Film boyunca herkesin peşinde olduğu kutunun ise cehenneme açılan ufak bir kapı olduğunu düşünebiliriz. Bu yorumu filmin sonunda Gabrielle'nin (Gaby Rodgers) Dr. Soberin'i (Albert Dekker) vurduktan sonra Soberin'in Gabrielle'ya söylediklerinden çıkartabiliyoruz. Şöyle diyordu; "-Gabrielle!..Dinle Beni..Ben Cerberus'um*(Ölüler diyarını koruyan 3 başlı köpek) ve cehennemin kapısında tüm başlarımla havlıyorum farzet. Sana, onu nereye götüreceğini söyleyeceğim. Ama sakın kutuyu açma.."

Burdan da anlaşılacağı üzere Soberin, kutuyla ilgili olarak mitolojik bir öbür dünya tasviri yapıyor. Nitekim Gabrielle'nin kutuyu açtıktan sonra yanmaya başlaması da cehenem imgesi düşüncelerini iyice pekiştiriyor. Ayrıca bu kutu ve nükleer silah imaları genellikle 50'ler Amerika'sının soğuk savaş paranoyasının da bir ifadesi olarak yorumlanıyor. Açıkçası bu film, üzerine baya yazılıp çizilen, analizlere konu olan bir filmdir. 'Pulp' tarzında bir b-film için nadir rastlanan bir durum. Ayrıca Tarantino, Pulp Fiction'daki çanta hikayesini de bu filmdeki kutudan etkilenerek oluşturmuştur. Ayrıca Alex Cox'un yönettiği başka bir kült film Repo Man'de de buna benzer bir gönderme vardı.


Ralph Mekker'ın iyi bir Hammer performansı sunduğu söylenebilir. Filmde Mike Hammer tam bir pislik olarak tasvir ediliyor. Sadist, narsist ve maço bir herif. Yani filmde, Mike Hammer romanlarını ve bu tür kahramanları eleştiren bir bakış var açık olarak. İlk başta, arabadaki kadının ölmesi üzerine bu işle ilgileniyor Hammer. Ancak daha sonra asıl motivasyonu tamamen para ve hırs oluyor. Kadın umrunda değil aslında. Adam tam bir şiddet sevdalısı. Gerektiği için şiddete başvurmuyor, baya zevk alıyor insanlara acı çektirmekten. Narsistliğiniyse filmin başında arabasına binen kadın hemen farkediyor mesela. Kadının arabadaki sözleri, filmin Mike Hammer karakteriyle ilgili yorumu aslında;

- Basit şeylerden bir insan hakkında ne çok şey söylenebileceğini düşünüyordum. Araban örneğin.
- Sana ne anlatıyor?
- Hiç bitmeyen, tek bir aşkın var.
- Kimmiş o acaba?
- Sen. Sen şu, kıyafetinden, arabasından, kendisinden başka hiçbir şeyi takmayan......Kendine düşkün adamlardan birisin. Böyle sıkı bir karına sahip olmak için şınav çekiyorsundur eminim.
- Sağlıklı yaşama karşı falan mısın yoksa?
- Daha sıcakkanlı olacaksa, güçsüz kaslara sahip bir erkeği hoş görebilirim. Sen, bir ilişkide asla bir şey vermeyen, hep alan tiplerdensin. Kadınlar. Şu eksik cins. Ve tamam olmak için neye gereksinimi vardır? Erkeğe elbette. Mükemmel erkeğe.

Bu anlayışın da etkisiyle bu film, bir anlamda kadınların filmi. Yani üç kadın karakter filme damgasını vuruyor. Olayların gidişatını belirleme açısından hiçbirinin silik olduğunu söyleyemeyiz.



Ancak başka bir açıdan ters bir yorum yapacak olursak, normalde bu tür kara filmlerdeki kadın karakterlerin erkekleri egemenlik altına alan etken bir yapıya sahip olduklarını biliyoruz. Ama bu filmdeki hiçbir kadın karakter Hammer'ı tam olarak etkisi altına alamıyor. Hammer hep kendi bildiğini okuyor hatta çoğu yerde kadınları takmıyor bile. Kadınların bu filmdeki önemi, olayları belirleyici ana etkenler olması. Bir de şöyle düşünelim filmin başında Hammer'ın arabasına atlayan kadın değilde erkek olsaydı değişen ne olacaktı. Hammer'ın film boyunca aklında yankılan kadının söyledikleri oldu hep. Yani Hammer'ı belaya sokan kadının dişiliği değil, çok önemli bir bilgiye sahip olması. Buradan yola çıkarsak olayların akışına yön veren kadınlar ama olayı açığa kavuşturan ise hiçbir kadını etkisine girmeyen Hammer. Yani klasik kara filmlerde gördüğümüz kadının tuzağına düşen erkek modeline uymuyor Hammer. Aynı zamanda sekreteri olan sevgilisi Velda, onu öperken bile aklında hep bu gizemli olay var.


Oyunculuklara gelecek olursak Mike Hammer rolündede Ralph Meeker'ı gayet iyi iş çıkartıyor. Kimi zaman fazla ifadesiz gibi dursa da, oldukça cool ve sert bir noir karakteri imajı çiziyor. Femme fatale rolünde Marian Carr ise biraz silik kalmış ama özellikle sonlarda bir femme fatale karakterin yapması gerekenleri fazlasıyla yapıyor. Filmde çok kısa görünen ama filmin fitilini ateşleyen Christina rolünde Cloris Leachman ve sekreter-sevgili Velda rolünde Maxine Cooper yine gayet iyi oyunculuklar sergiliyor.

Sonuç olarak Kiss Me Deadly, bugün için kara film türünün en önemli örneklerinden biri olarak gösteriliyor. Hem Hammer'ın sinemadaki ilk ciddi uyarlamasını görmek isteyenlerin, hem de kara film severlerin mutlaka izlemesi gereken gerçek bir klasik. 


yazan:faust116&loveless

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder