26 Mart 2010 Cuma

Daybreakers

yakın zaman
Yakın tarihli filmleri ele alacağımız, yakın zaman adlı bölümümüze, Daybreakers ile başlıyoruz.

Daybreakers, ‘Michael Spierig’ ve Peter ‘Spierig’ kardeşlerin yazıp yönettiği 2009 tarihli post-apokaliptik izler taşıyan bir vampir filmi. Film, aslında çok da uzak bir gelecekte geçmiyor. Günümüzden yaklaşık on yıl kadar sonrasını anlatıyor. Ansızın çıkan bir salgın ile insanlığın büyük çoğunluğu vampir olmuştur. İnsan ırkı ise %5’in bile altında kalmıştır. Yani genellikle alışık olduğumuzun tersi bir durum söz konusu. Bu sefer insanların azınlıkta olduğu bir toplum yapısı var. Fakat bu durumun filmdeki vampirler açısından belli handikapları da var. Azalan insan nufusu demek, azalan kan demek.


Başında ‘Charles Bromley’in (Sam Neil) bulunduğu kapitalist bir kan üretim şirketi, bu durumu çözmek için, vampirlerin bu ihtiyacını karşılayacak yapay bir kan üretmeye çalışmaktadır. Bu projeyi yürüten kan bilimcilerden birisi de, ‘Edward Dalton’ (Ethan Hawke) dır. Ancak yapılan tüm çalışmalar bir sonuç vermez ve kan giderek azalır. Vampirlerin ihtiyacını karşılayacak yeterli kan bulunmaması bir süre sonra vampirlerde değişik bir yan etkiye yol açar. Uzun kulaklı, yarasa vari bir yaratığa dönüşen susuz vampirler, bir süre sonra vampir ırkı için bile tehlike olmaya başlarlar.


Tüm bunlar sürerken bir yandan da Edward’ın hikayesini izlemekte oluruz. Edward biraz insancıl özellikler taşıyan bir vampirdir. İnsan kanı içmeyi red eder. Çeşitli hayvanların kanı ile susuzluğunu gidermeye çalışır. Bir gün arabası ile giderken kaza yapar ve bu vesile ile ayrılıkçı bir insan grubu ile tanışır. Bu gurubun başında ise ‘Audrey Bennett’ (Clauida Karvan) ile ‘Lionel Cormac’ (Willem Dafoe) vardır. Lionel vampirleri tekrar insana dönüştürecek formülü bulmuştur. Çünkü kendisi de daha önce bir vampirdir.


Daybreakers’ın aslında kağıt üstünde oldukça ilginç sayılabilecek, orijinal bir hikayesi var. Ancak bunun filme yansıtılış şekli, senaryo ve yönetmenlikte aynı etkiyi gösteremiyor. Daybreakers bir anlamda iyi bir oyuncu kadrosu ve güzel bir hikayeden her zaman iyi film çıkmayacağının bir kanıtı gibi önümüzde duruyor. Elbette çok da kötü bir film değil. Kendini sıkmadan izlettiren, düşük beklentilerle seyredilirse, keyif de alınabilecek bir film. Ancak çok rahat 2-3 sezonluk bir dizi olabilecek hikayenin, oldukça dar katmanlarda ele alınması ne yazık ki büyük bir handikap oluşturuyor. Bu açıdan filmin senaristi ve yönetmeni olan ‘Spierig Brothers’lara en büyük eleştiriyi getirmek yanlış olmaz. Hem ele aldıkları hikayenin hem de yönetmenlik olarak filmin hakkını veremiyorlar.


Sonuç olarak, iyi bir hikaye ama vasat film ibaresini bu film için rahatlıkla kullanabiliriz. Tüm zayıf yönlerine karşın, hafif meşrep post-apokaliptik bir film izlemek isteyenler ve de iyi oyuncu kadrosunun cazibesine kapılanlar, bu filmi es geçmeyecektir.

yazan:faust116

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder