10 Aralık 2008 Çarşamba

Seven Unutmaz

inceleme

1978 tarihli bir Çetin İnanç filmi olan Seven Unutmaz, dönemin ‘şarkıcı filmleri’ furyasının en manipüle edici isimlerinden biri olan Hakkı Bulut’un, insanı adeta engin denizlere sürükleyen filmlerinden birisi.

Film daha başlangıcından itibaren insanı yoğun bir trajedi bombardımanına sokuyor. Yaklaşık 11 dakikalık, Roger Corman filmlerini andıran giriş kısmında, Hakkı’nın çocukluğuna ve çektiği acılara ‘intro’ vari tanık oluyoruz. Annesi hizmetçi olan Hakkı, çalıştıkları evin küçük kızına daha o yaşlarda acayip kesiktir. Kız da Hakkı’yı çok sevmektedir ama, film boyunca röbdöşambırını çok az çıkartan kızın zengin babası, bu aşka mani olacaktır. Hem de film boyunca, sabah sabah beni bile irkilten fevri tepkileriyle.


Garibim Hakkı’da aşkın verdiği gurursuzlukla; o kadar ezilip, hakaret görmesine karşın, sevdasından bir türlü vazgeçemiyor. En sonunda annesi ile kovuluyorlar evden. Zaten ağır hasta olan annesi, bu üzüntüye daha fazla dayanamayarak, sokakta can veriyor. Bu sahnenin akabinde oluşan ufak bir detay; beni, en esaslı korku filmlerinde bile hissetmediğim bir tırsaklığa sevk etti. Küçük Hakkı’nın annesi öldükten sonra, gökte uçuşan karga vari siyah kuşlar görürüz. Bu esnada yakınlarda bir yerde olayı fark eden bir grubun ağzından şu can alıcı replikler dökülür.

“ileride bir leş var galiba”
“koku almışlar sanki”
“gidip bir bakalım belki biri ölmüştür”
“azrail’in insanı nerde yakalayacağı hiç belli olmaz”

Öleli henüz bir dakika bile olmamış bir kadının başına, nasıl koku alıp, toplanıyor bu kuşlar bir türlü çözemedim. Hadi bu konuda yanılıyorum diyelim, bu repliklerdeki kasvet ve karamsarlık nasıl bir halet i ruhiye’den çıkmış onu anlayadım bir türlü. Neyse..daha fazla sorgulamamak lazım; çünkü içinde Hakkı Bulut’un olması bu filmi yeterince fantastik ve tanımlamaz bir uçan cisim haline getiriyor zaten.


İyice öksüz ve yapayalnız kalan küçük Hakkı’ya bu can alıcı replikleri sarfeden grup sahip çıkar. Ona sıcak bir yuva ve şefkat dolu yeni bir kız arkadaş verir. Fakat acı kader küçük Hakkı’yı burda da bırakmaz. Gecenin bir yarısı hayalini gördüğü annesine koşarken, kafasını şahsen çözemediğim bir şeye çarpar ve her şeyini kaybettiği gibi gözlerini de kaybeder.

Film tam olarak bu noktadan sonra başlar. Jenerikleri görürüz, küçük Hakkı büyümüş, bildiğin Hakkı olmuştur artık. Saz çalmaktadır. Karanlık dünyasının içinde bir ışıktır müzik onun için. Kader ona yine yıllar sonra oyununu oynar, bir gün köy meydanında sazını çalıp şarkı söylerken, genç ve geleceği parlak, haşin bakışlı bir doktor onu fark eder. Sesini çok beğenir, ona gözlerini açabilceğini ve tekrar her şeyi görebileceğini söyler. Hakkı için herşey ilk kez bu kadar yolunda gidiyor gibi görünse de, kader asıl şimdi ağlarını çok keskin biçimde örecektir. Onun tekrar görmesini sağlayan bu genç doktor, yıllar önce çocukken sevdiği ve uğruna ıstıraplar çektiği kızın nişanlısıdır. Bu can alıcı olay örgülerinin sonucunda film, görülebilcek en psikopat finalle bitiyor. İnsan o finali görünce ağzından reflekstif şekilde, esaslı bir “a..aı s....m” çıkıyor.


Neyse..filmi yeterince anlattım, çok fazla anlatılacak bir şey yok sonuç olarak. Çetin İnanç, her furyaya el atan ve attığı eli de hakkıyla yerine getiren bir yönetmen olmuştur her zaman. Bu filmde, bir şarkıcı filminde olması gereken her özellik fazlasıyla vardır. İnsan izlerken kendini mazoşist gibi hissetse de yine de bu filmin bu kıvamda olması gerektiğinin bilincindedir. O nedenle her genç bünyenin kaldıramayacağı bir fim Seven Unutmaz; özellikle insanı şoke eden o tuhaf finali ile.

O nedenle şayet kendi kendinize “bugün ilginç ne yapabirim” gibi bir soru soruyorsanız, oturun bu filmi seyredin. Yalnız benim yaptığım gibi, sabahın erken bir saatinde izleyin bu filmi. Çünkü zihniniz gün boyunca bu filmin etkisinden temizlensin ve siz de akşamleyin bu filmden arınmış bir şekilde yatıp, rahar rahat uyuyabilesiniz. Aksi halde beyninizde gecenin bir yarısı, “çıkar gözlerini..çıkar gözlerini” repliklerinin yankılanması içten bile değil..

yazan:faust116

2 yorum:

  1. Harika :)

    Çetin İnanç koleksiyoncuları sayfamıza ve blogumuza bekleriz;

    www.sinematik.blogspot.com

    www.myspace.com/cetininanc

    Sevgiler;

    Yojimbooo

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederiz, güzel bir yazı olmuş. Allah razı olsun.

    YanıtlaSil