Saw fenomenini başlatan isimlerden biri olan James Wan’ın yönettiği ve şu aralar Ruhlar Bölgesi Türkçe adıyla sinemalarda gösterimde olan Insidious, fazlasıyla seksenlerin korku filmlerini andıran hatta epey bir Poltergeist havası taşıyan 2011 yapımı bir film. Konu olarak film, korku sinemasının genel olarak altyapısını oluşturan lanetli ev teması üzerinden gelişiyor.
Üç çocuklu sıradan bir amerikan ailesini yeni evlerine taşınırken görüyoruz ilkin. Ancak evde ters giden bir şeyler olduğu bize daha en baştan sezdiriliyor. Bir süre sonra bu evin lanetli olduğuna inanan Renai (Rose Byrne) kocasını taşınma konusunda ikna etmeye çalışır. Bu arada oğullarından biri olan Dalton, garip bir komaya girer. Tüm vücut fonksiyonları yerinde olmasına karşın uyanamamaktadır. Bu evden ayrılarak yeni bir eve taşınan çiftimizin peşini garip olaylar burada da bırakmaz. Sorunun evden ziyade apayrı bir ruhani boyuttan kaynaklandığını öğrendiklerinde ise çözümü çok başka yerlerde aramayı deneyeceklerdir.
Filmin genel olarak içeriğine baktığımızda sırtını ruhların astral seyahatı mitine dayandırdığını görüyoruz. Filmi bir açıdan fantastik başka bir açıdan ise oldukça mistik kılan bir ayrıntı bu. Doğruluğu hakkında henüz net bir yargıya varamadığımız bu durumun filmdeki kullanış şekli elbette biraz abartalı ama yine de bu konu üzerine biraz fikir edinme ve de merak edip araştırma isteği uyandırması başlı başına güzel bir olay. Bu konudaki benim şahsi fikrim ise her gece rüya görerek bir nevi astral yolculuk yaptığımız üzerinedir.
yazan:faust116
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder